GÖĞÜS KANSERİ !
1 sayfadaki 1 sayfası
GÖĞÜS KANSERİ !
MEME KANSERİ NEDİR ?
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü memeye taşıyan kanallardan oluşan bir organdır. Süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli bölgelerinde diğer organlara da atlayarak çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir. Kadınlarada en sık görülen kanser türüdür. Yine kadınlarda akciğer kanserinden sonra ölüme sebebiyet veren ikinci sıradaki kanserdir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi için bu konuda bilinçlenmek çok önemlidir.
Genelde 50 yaş civarında görülmekle birlikte, daha önceki yaşlarda da görülebilmektedir. Her yıl, 45 bin kadın bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirmektedir.
Giderek daha sık karşılaşılan bu hastalığın korunma, tedbir ve risk faktörleri aşağıda belirtilmiştir.
RİSK FAKTÖRLERİ :
Daha önce meme kanseri geçirmiş kişilerde risk artar. Anne, kız kardeş, yakın akrabada görülmesi, meme dokusunda atipik hiperplozi ve insitu lobüler karsinom gibi tanı alan değişikliklerin bulunduğu kadınlar, çocuk sahibi olmayan, erken dönemde adet görmeye başlayan, menopoza geç giren, uzun süreli hormonal tedavi alan, 30 yaş üstünde çocuk sahibi olan, östrojen hormonuna maruz kalan, alkollü içki kullanan bayanlarda daha sık gözlendiği bilinmektedir.
KORUNMA VE RİSKİ AZALTMA YOLLARI
Dengeli beslenme, aşırı kilolardan kurtulmak, alkol alımına dikkat etmek, 30 yaşından önce doğum yapmış olmak, emzirmek, stresi kontrol etmek, spor ve egzersiz yapmak ve en önemlisi düzenli doktor muayenesinden geçip gerekli tetkikleri yaptırmak, riski azaltmaya yardımcı olur.
Yaşam süresince kadının memesinde bir sertlik ya da ağrı gelişmesi sık rastlanan bir durumdur ancak çoğu sertlik kanser değildir. Ama ileri tetkiklerin yaptırılması ve her kadının 25 yaşından sonra kendi kendini kontrol etmeyi öğrenmesi, 35 yaşından sonra ise ultrason ile tarama yaptırması, erken teşhis için gereklidir. Unutmayın, erken teşhis, hayatınızı kurtarabilir.
Kendi kendine yapılacak muayenede aşağıdaki değişiklikler fark edildiğinde gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır.
* Memede 2 haftadan fazla süre ele gelen sertlik ve kitle
* Meme derisinde kalınlaşma, şişme ve renk değişikliği
* Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara.
* Meme veya meme başında içeri doğru çekilme.
* Meme şeklinde ve başların pozisyonunda değişiklik.
* Meme uçlarında ortaya çıkan akıntılar.
MEME KANSERİNDE TEDAVİ
Öncelikle bu hastalıkta teşhis konduktan sonra, tedavi seçeneklerinin günümüzde oldukça geliştiğinin bilinmesi ve panik yapılmaması gerekir. Hasta ve doktoru tarafından tedavi ile ilgili yol beraberce seçilmeli, bu aşamada hastanın yaşı, kanserin aşaması, diğer sağlık problemleri, tedavilerin riskleri ve yararları göz önünde bulundurulmalıdır.
Kesin teşhis konduktan sonra her hasta mutlaka göğüs ameliyatı geçirecektir. Bu gerçek kabul edilmeli ve göğüsten vazgeçilebilmelidir.
Operasyon sonrası tamamlayıcı olarak radyasyon tedavisi, kemoterapi, hormon tedavisi, monoklinal antikor tedavisi gibi standard tedavilerden bir ya da birkaçı uygulanabilir. Meme ameliyatlarının birkaç farklı uygulaması vardır. Bunlar memenin tamamının alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tamamının çıkartılmasına yönelik olanlardır.
Kanserli bölgenin alınarak meme dokusunun korunduğu Lumpektomide veya meme dokusunun kısmen alındığı kısmi mastektomide ya da memenin tamamının alındığı mastektomi öncesi ve sonrasında kalma ihtimali olan kanserli hücrelere karşı radyasyon tedavisi de uygulanmaktadır.
Çoğu uygulamada koltukaltı lenf bezleri de alınabilir. Bu kanser yayılımı bakımından incelenmelidir. Cerrahi tedaviden önce uygulanan radyoterapiye, kemoterapi ve hormonal tedavi eşlik edebilir. Amaç operasyon öncesi kitlenin küçültülmesi ve kanserin yayılmasını önlemektir.
Hormonal tedavide büyüme ve çoğalma için gerekli olan hormonların kanserli hücrelere ulaşması engellenmektedir.
Bu uygulamada kemoterapide olduğu gibi bedenin diğer hücreleri bu işlemden etkilenmektedir. Meme kanseri tedavisi günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın cerrahi ışın tedavisi uygulayan radyasyon onkologu, kemoterapi uygulayan onkolog, patolog, plastik cerrah ve psikolojik bir danışman hastayı beraberce ele almalı ve bir ekip çalışması yapmalıdırlar.
Alınan memenin yerine rekonstrüksyon yapılarak hastanın bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin değişmez bir parçası olmalıdır. Ameliyat sonrası erken dönemde kol ve omuz hareketlerinin kazanılmasında geç dönemde kolun şişmesi şeklinde seyreden lenfödem tedavisinin yapılmasında fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi büyüktür.
KAYNAK :
http://www.herbalistbozkurtbey.com/index.php?p=meme-kanseri&ho=1
Meme, süt bezleri ve burada üretilen sütü memeye taşıyan kanallardan oluşan bir organdır. Süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli bölgelerinde diğer organlara da atlayarak çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir. Kadınlarada en sık görülen kanser türüdür. Yine kadınlarda akciğer kanserinden sonra ölüme sebebiyet veren ikinci sıradaki kanserdir. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi için bu konuda bilinçlenmek çok önemlidir.
Genelde 50 yaş civarında görülmekle birlikte, daha önceki yaşlarda da görülebilmektedir. Her yıl, 45 bin kadın bu hastalıktan dolayı yaşamını yitirmektedir.
Giderek daha sık karşılaşılan bu hastalığın korunma, tedbir ve risk faktörleri aşağıda belirtilmiştir.
RİSK FAKTÖRLERİ :
Daha önce meme kanseri geçirmiş kişilerde risk artar. Anne, kız kardeş, yakın akrabada görülmesi, meme dokusunda atipik hiperplozi ve insitu lobüler karsinom gibi tanı alan değişikliklerin bulunduğu kadınlar, çocuk sahibi olmayan, erken dönemde adet görmeye başlayan, menopoza geç giren, uzun süreli hormonal tedavi alan, 30 yaş üstünde çocuk sahibi olan, östrojen hormonuna maruz kalan, alkollü içki kullanan bayanlarda daha sık gözlendiği bilinmektedir.
KORUNMA VE RİSKİ AZALTMA YOLLARI
Dengeli beslenme, aşırı kilolardan kurtulmak, alkol alımına dikkat etmek, 30 yaşından önce doğum yapmış olmak, emzirmek, stresi kontrol etmek, spor ve egzersiz yapmak ve en önemlisi düzenli doktor muayenesinden geçip gerekli tetkikleri yaptırmak, riski azaltmaya yardımcı olur.
Yaşam süresince kadının memesinde bir sertlik ya da ağrı gelişmesi sık rastlanan bir durumdur ancak çoğu sertlik kanser değildir. Ama ileri tetkiklerin yaptırılması ve her kadının 25 yaşından sonra kendi kendini kontrol etmeyi öğrenmesi, 35 yaşından sonra ise ultrason ile tarama yaptırması, erken teşhis için gereklidir. Unutmayın, erken teşhis, hayatınızı kurtarabilir.
Kendi kendine yapılacak muayenede aşağıdaki değişiklikler fark edildiğinde gecikmeden bir hekime baş vurulmalıdır.
* Memede 2 haftadan fazla süre ele gelen sertlik ve kitle
* Meme derisinde kalınlaşma, şişme ve renk değişikliği
* Meme başında kalınlaşma, kızarıklık veya yara.
* Meme veya meme başında içeri doğru çekilme.
* Meme şeklinde ve başların pozisyonunda değişiklik.
* Meme uçlarında ortaya çıkan akıntılar.
MEME KANSERİNDE TEDAVİ
Öncelikle bu hastalıkta teşhis konduktan sonra, tedavi seçeneklerinin günümüzde oldukça geliştiğinin bilinmesi ve panik yapılmaması gerekir. Hasta ve doktoru tarafından tedavi ile ilgili yol beraberce seçilmeli, bu aşamada hastanın yaşı, kanserin aşaması, diğer sağlık problemleri, tedavilerin riskleri ve yararları göz önünde bulundurulmalıdır.
Kesin teşhis konduktan sonra her hasta mutlaka göğüs ameliyatı geçirecektir. Bu gerçek kabul edilmeli ve göğüsten vazgeçilebilmelidir.
Operasyon sonrası tamamlayıcı olarak radyasyon tedavisi, kemoterapi, hormon tedavisi, monoklinal antikor tedavisi gibi standard tedavilerden bir ya da birkaçı uygulanabilir. Meme ameliyatlarının birkaç farklı uygulaması vardır. Bunlar memenin tamamının alınmadan korunmasına yönelik olanlar ve memenin tamamının çıkartılmasına yönelik olanlardır.
Kanserli bölgenin alınarak meme dokusunun korunduğu Lumpektomide veya meme dokusunun kısmen alındığı kısmi mastektomide ya da memenin tamamının alındığı mastektomi öncesi ve sonrasında kalma ihtimali olan kanserli hücrelere karşı radyasyon tedavisi de uygulanmaktadır.
Çoğu uygulamada koltukaltı lenf bezleri de alınabilir. Bu kanser yayılımı bakımından incelenmelidir. Cerrahi tedaviden önce uygulanan radyoterapiye, kemoterapi ve hormonal tedavi eşlik edebilir. Amaç operasyon öncesi kitlenin küçültülmesi ve kanserin yayılmasını önlemektir.
Hormonal tedavide büyüme ve çoğalma için gerekli olan hormonların kanserli hücrelere ulaşması engellenmektedir.
Bu uygulamada kemoterapide olduğu gibi bedenin diğer hücreleri bu işlemden etkilenmektedir. Meme kanseri tedavisi günümüzde multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Hastanın cerrahi ışın tedavisi uygulayan radyasyon onkologu, kemoterapi uygulayan onkolog, patolog, plastik cerrah ve psikolojik bir danışman hastayı beraberce ele almalı ve bir ekip çalışması yapmalıdırlar.
Alınan memenin yerine rekonstrüksyon yapılarak hastanın bedensel kayıplarının en aza indirilmesi, çağdaş meme kanseri tedavisinin değişmez bir parçası olmalıdır. Ameliyat sonrası erken dönemde kol ve omuz hareketlerinin kazanılmasında geç dönemde kolun şişmesi şeklinde seyreden lenfödem tedavisinin yapılmasında fizik tedavi ve rehabilitasyonun önemi büyüktür.
KAYNAK :
http://www.herbalistbozkurtbey.com/index.php?p=meme-kanseri&ho=1
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz